2014 Baltık Bisiklet Turu Letonya
Baltık Bisiklet Turu: Almanya’dan başlayıp Finlandiya, Rusya, Estonya, Letonya, Litvanya, tekrar Rusya(kaliningrad), Polonya’da sonlanıyor.Baltık Denizi’nin kıyısında dönüyor tekerleklerimiz.
Letonya’da yaklaşık 100000 göl mevcut.Ayrıca Avrupa’nın en uzunkumsalına sahip bir ülke.2buçuk Milyon nüfuslu ülkenin yarısının yaşadığı Riga’ya doğru rotamız.Letonya’nın başkentindeyiz.Şehir Dougava Nehrinin etrafındaki parkta nefes alıyor adeta.Nehir, ağaçlar ve huzur içiçe.Pak meydanındaki Özgürlük Anıtı(Milda) 1938 de yapılmış.Ellerini yukarıya kaldırmış kadın heykeli,elindeki 3 yıldızla ülkenin 3 farklı bölgesini temsil ediyor.Dikkatimizden kaçmayan diğer bir nokta ise kadın nüfusunun fazla olması.Erkek nüfusun çalışmak için başka ülkelere gitmesinin sebebiymiş bu.
Riga’da 2 gün kaldık.Otobüslerde para kullanılması işimize geldi.Bilet derdi yaşamıyorsunuz.Old Town gerçektende Baltık ülkelerinin Paris’i ünvanını hakediyor.Ülkenin geçmişi ile ters orantılı olan Opera Binası ise sanata verilen önemi gösteriyor.
29 Haziran 1941 yılında St.Peter gününde bombalanması sonucu yanan ,şimdi ise asansörle çıkılan St.Peter Kilisesi’nin kulesinden Dougava Nehri’nin ikiye böldüğü Riga’nın güzelliği görülebiliyor. Blackheads,Üç kardeşler binaları,Dom Katedrali ve Riga Kalesi görülecek yerler listesinin başında.Yorulanlar içinde demleme çay bulmak mümkün.Zeplin hangarındaki pazar yerine gitmek için çok sıcak bir gündü. Onun yerine şehir parkındaki çocuklarla eğlendi oğlumuz.Birde evlilik törenine denk gelmek bize sürpriz oldu.
Engelli çocuklara park yardımı amacıyla düzenlenen “Sarışınlar Festivali”sırasında bu sakin şehrin nüfusu ikiye katlanıyormuş. Eğlenceli olsa gerek.
Riga’dan Sigulda’ya doğru dönmeye başladığında, tekerleklerimiz yolların bu kadar kötü olacağını tahmin bile edemezdik. Kamyonlar ve diğer araçlarla toprak yollarda toz bulutu içinde ilerlemek oldukça zorladı bizi.Aynı gün sağanak yağışıda yemek, mevsim geçişlerini izlemek için gidilen ormanları ile ünlü Sigulda ‘ya varmamızı imkansızlaştırdı.
Hafta sonları treking yapmak ve yaban mersini toplamak için gelen Letonlar tarafından kiralanan bungalovlarla dolu bir işletmeye rastladık.Hemen develeri(bisikletleri)bağlayıp yüklerini odamıza indirdik. İlk iş ıslak ayakkabılarımızın içine fön makinasını yerleştirmekti elbette.
Sigulda olarak planladığımız rotamızı yolda gördüğümüz bisikletçinin sözüne güvenip Litvanya sınırına çeviriyoruz.
Çiftlik evlerinin bahçesinde kurulu olan salıncaklarında sallanan iki kardeşin, önünde uzanan manzara uçsuz bucaksız çayırlar ve dağlardı. Nüfusu çok az olan Letonya’ya dair aklımızda kalan en özel görüntü o iki kardeşin yüzlerindeki mutluluk ve özgürlükleriydi.