Çocukla Dünya Turu Olur mu? Hem de Bal Kaymak Olur.
Warmshowers ile hayatlarına misafir olduğumuz inanılmaz bir aile daha. Nicolas ve Briggiet çiftini bu yıl nisan ayında tanıdık. Kışı yolda geçirmişler ve Çin’e doğru devam edecekler.
Anlattıkları masal gibiydi ama bizim hayallerimizdi. Tek bir gece de konuşulan ve hissedilen o kadar çok şey vardı ki. Zaman bu izleri asla silemeyecek.
1990 yılında Zambia’da bir iş teklifi alınca Paris’ten bisikletle Afrika’ya gitmişler önce. 2002 yılının temmuz ayında ise; 3 çocuk ,2 tandem ve bir çocuk bisikletiyle Güney Amerika’ya doğru yola çıkmışlar. Aldıkları tandemler ikinci elmiş ve çocuklu aileler için tasarlanmış olması onları çok mutlu etmiş. Tek çocuk bisikletini ise dönüşümlü kullanmışlar kuzular. Bisiklette yorulan tandeme geçiyormuş. 4 binlik geçitleri aşmışlar birlikte. Briggiet çocuklarla günde bir saat ders yapıyormuş .Okuma, yazma , matematik, müzik, resim, sanat her konu varmış derslerde. Öğrenmek için kapalı bir odaya gerek yok diyenlerden, bizim gibi. Çadırda, köy okullarında ve arada bir çamaşır ve temizlik için pansiyonlarda konaklamışlar. Cyril 5, Alexis 7 ve Maylis 9 yaşındaymış o zamanlar.
Çizdikleri resimler, oynadıkları oyunlar, bulundukları yerin kültürünü yansıtıyormuş her daim.
Fotoğraflardan mutluluk akıyor ve size bulaşıyor resmen. İnternet siteleri çok eğlenceli. İki tane siteleri var ve ikisine de bir göz atın ve paylaşın derim.
Güney Amerika’da geceyi geçirdikleri bir sınıf.
Okulsuz eğitim ya da Dünya Okulu. Bu dersten kaçış yok 🙂
Geçtiğimiz aylarda, benzinli araçları ve çocuklarıyla dünyayı gezen bir çiftin fotoğrafları yüzlerce kez paylaşıldı sosyal medyada.
Kendi kas gücüyle kıtaları, okyanusları aşan insanlar varken, bunu bir araçla yapan bir ailenin daha fazla ilgi görüyor olması çok ilginç. Neyse konudan sapmayalım. 🙂
Güney Amerika/Bolivia- Uyuni Tuz Gölü
Bu güzel aile, Amerika’nın ardından Yeni Zelanda, Kaledonya ve Endonezya’da pedal çevirmişler yolculuklarının devamında. Hatta Kaledonya’da büyükaane ve büyükbaba da Fransa’dan gelip pedal çevirmiş onlarla 15 gün boyunca. Nasıl bir kültür, onu da varın siz düşünün. Dünyanın öbür ucunda, bisiklet turu yapan torunlarının yanına, heybelerini bisikletini alarak gidip, pedal çeviren nine ve dede. Rüya değil gerçek bu. İşte aşağıdaki fotoğrafta görülüyorlar. Biz özellikle Tibet Çınar ile ilgili olarak uzun vadeli hayaller kurmamaya gayret ediyoruz. Ama yıllar sonra Tibet Çınar ve torunlarımız ile bir bisiklet turu yapmayı aklımızdan geçirmedik dersek, doğru olmaz.
Arkada, tek sürenler büyükanne ve büyükbaba:)
2003 yılının ağustos ayında bitirmişler ilk çocuklu turlarını. Bir yıldan fazla, yaz kış demeden yoldalarmış. Tabii devamı gelmiş. 2007’de hep birlikte Kanada ve 2010 yılında Romanya ve daha bir çok ülkeyi pedallamışlar birlikte. Artık, çocuklar tek başına turlara gider olmuşlar. Kızı, annesini aradı bizdeyken Arjantin’ den. Üniversitesi tatile girince bisiklet turu yapmak için orayı seçmiş. Çocuklukta içlerine işleyen, gitme yolda olma virüsünden kurtulamamışlar demek ki.
2007 Quebec
2010 Romanya
Böyle bir aileye, kamu otoritesi de sahip çıkmış.” Gel, güzel baba, güzel anne, sen yaşadığın yerdeki bisiklet turizmini arttıracak projeler geliştir, festivallere katıl, bisiklete özendir, Alp Dağları’nın eteklerinde yeni rotaların haritasını çıkart, demiş.” Bisiklet turlarının dışındaki işleri bunlardan ibaretmiş.
Bu bilgilerin ardından Fransızca şarkılar söylediler bize. Öğrendikleri onlarca Türkçe kelimeye yenilerini eklediler. Onları ziyarete gidersek, nereleri gezebileceğimizden bahsettiler. Bisiklet festivallerinin ve yarışlarının altın sırlarını paylaştılar ve Türkiye’de bizden başka kalabilecekleri birkaç yerin daha iletişim bilgilerini aldıktan sonra uyudular. Gece, onlar için bitmişti ama bizim için taze hayallere yolculuk yeni başlamıştı. Yıllarca süren geri dönmeyi uzun süre düşünmeyeceğimiz bir yolculuk hayali, yolda eğitim, Afrika ve Amerika’ya bisiklet turu, İznik bisiklet projeleri ve daha onlarcası döndü durdu kafamızda. Önce fikirler hayalimizde döner, sonra tekerlekler yolda döner.
Bizim için söyledikleri A la claire fontaine şarkısına eşlik ediyoruz kuzumla. İşte buda Türkçe çevirisi. İnanılmaz değil mi?
Berrak çeşmede
Gezinirken,
Okadar suyu güzel buldum ki,
Suya girdim.
Çoktandır seni seviyorum
Hiç bir zaman seni unutmam.
Meşe ağacının yapraklarının altında
Kendimi kuruttum,
En üsteki dalında da,
Bir bülbül ötüyordu.
Çoktandır seni seviyorum
Hiç bir zaman seni unutmam.
Öt, bülbül, öt,
Senin kalbin neşeli,
Senin kalbin gölüyor,
Benimki de ağlıyor.
Çoktandır seni seviyorum
Hiç bir zaman seni unutmam.
Adaletsiz bir şekilde
Arkadaşımı kaybettim,
Bir gül demetini,
Reddetiğim için.
Çoktandır seni seviyorum
Hiç bir zaman seni unutmam.
İsterdim ki gül
Gül ağacında olsun
Ve benin tatlı arkadaşım da
Beni daha sevsin
Çoktandır seni seviyorum
Hiç bir zaman seni unutmam
Yazılarınızı okudukça işi gücü bırakıp yollara düşesi geliyor insanın 🙂
🙂 sevgili yat kiralama,
düşelim o zaman denizlere, ne duruyoruz,
iş, iş nereye kadar. 🙂
ahh kim bilir yat ile yol almak da ne kadar eğlencelidir.
Sevgiler…
Siz pedal çevirirken ben hayal dünyam daki eksikleri tamamlandım. Tek kelimeyle mükemmel…
Merhaba,
çok teşekkür ederiz.
Hayal dünyanız hiçbir zaman solmasın,
en inanılmaz şeyleri kendiniz ve dünyamız için hayal etmeye devam edin lütfen.
Zira her gerçek bir zamanlar bir insanın hayal dünyasında başladı.
Sevgiler…
güzelmiş, ben de diyordum bir iki cocukla gezmek kolay benim gibi 4 cocukla gezen var mı onu gösterin hele ;)))
Varmıs ya 😉 hele bir de bisikletler darısı basıma bakalım
Ellerinize paylaşımınıza saglık,