2014 Baltık Bisiklet Turu Polonya
Baltık Bisiklet Turu: Almanya’dan başlayıp Finlandiya, Rusya, Estonya, Letonya, Litvanya, tekrar Rusya(kaliningrad) ve Polonya’da sonlanıyor.Baltık Denizi’nin kıyısında dönüyor tekerleklerimiz.
Oğlumuzun 5.yaş gününü kutlayacağımız şanslı ülke. Rusya sınır geçişinden sonraki ilk kasaba bizim otağımızı kuracağımız yer.Polonya’ya, Almanya’nın az biraz gelişmemişi desek doğru olur.Ucuz tatil seçenekleri ve geniş kumsalları sebebiyle özellikle Almanlar tarafından tercih edilen bir bölge burası. Pasleka Nehri kıyısındaki Braniewo’da festivale denk gelmek te yolun sürpriziydi elbette .Belki de doğum günü hediyesiydi Tibet‘in.
At binen,jonklörleri seyreden,çok sevdiği bas gitarlı şarkıcıları dinleyen ve trambolinde Polonyalı arkadaşları ile kahkahalar atan oğlumuz çok mutluydu o gün. Festival alanında kurulan bira fermantasyon sobasının etrafında sıcak bira içmek için bekleyen onlarca Polonyalı vardı.
Geç saatte iyice yorulmuş olarak döndüğümüz odamızdan erken saatte hareket ediyoruz. Hedef Elblag. 130.000 nüfuslu bu liman kenti bira üretimi ve tersaneleri ile tanınıyor. Gotik,barok, Rönesans mimarisinin bulunduğu bu şehir kırmızı çatılı evleri ve kiliseleri ile ünlü. Bisiklet yolunun geçtiği tersanelerin etrafından dolanıp şehri geçmemiz saatlerimizi alsa da dev gemileri karada gören Tibet için eğlenceli bir süreçti.
Stegna yönünden gelen araç trafiği o tarafların epeyce güzel olduğunun göstergesiydi aslında. Kanal ve nehirlerin arasındaki kıvrımlı yolun kenarındaki iki katlı tatil evleri de yol boyu devam ediyordu.Biyolojik çeşitliliğinin yanında, kayın ve çam ormanlarıyla kaplı olan Stegna, yürüyüş parkurları ve su sporu etkinlikleriyle ünlenen harika bir tatil kasabası. Şehrin girişinde hangi otelin kaç kilometre olduğunu gösteren dev tabela çok işimize yaradı gecenin karanlığında.Haftalık kiralanan apartların sahiplerini 2 gece için ikna etmek güç olsa da sonunda bir bungalova yerleşebildik.Şehir içinde Hindistan’da kullanılan Tuctuc benzeri araçlar kullanılıyor.
Gökyüzünün görünmediği sık ağaçların bulunduğu yoldan ilerleyip özlediğimiz dalga sesine ve tatilci kaynayan kumsala varıyoruz. Ne de olsa bugün mola günü biraz keyif yapmak gerek.Motorlu küçük araçla 5dk ulaştığımız merkezde görülmesi gereken en önemli yer Amber Müzesi.
Steigna’dan sonra Mikoszewo’dan feribotla karşıya geçtiğimiz yol, bizi Gdansk( Danzing) a götürüyor.Gdansk’ın tarihteki rolü ilginç.2.Dünya Savaşı’nın başladığı yer olarak anılmasının yanında 1980 yılında tersane işçileri Lech Walesa başkanlığında ayaklanıp, Dayanışma Hareketi ile ülkenin siyasi tarihini değiştirmişler. Moltawa Nehri’nin üzerindeki köprüden geçerken uzaktan görünen Wisloujscie Hisarı şehrin dokusunu hissettirse de biz bu kadar güzel olacağını beklemiyorduk aslında. Tarihi vinçlerle bezenmiş kıyılardan sonra kırmızı tuğladan yapılmış Mariacka Kapısı’ndan girdik şehre.
Amber dükkanları, Arnavut kaldırımlı dar sokakları,tarihi soluduğunuz binalarıyla ve uzaklardan yükselen keman sesiyle, selelerinin üzerindeki bu garip pedalşörleri büyüledi bu şehir.Eurowelo’yu takip ederek ulaştığımız plaja paralel giden bisiklet yolunda onlarca turcu ile karşılaştık. Yüzme molasının ardından kampinglerden birine yerleşmeyi düşünsekte vakit erkendi.Yola devam.
Almanya’nın savaş öncesindeki en gözde tatil beldesi olan Sopot’ta Alman etkisini her şey de hissediyoruz.Kışın 40 bin olan nüfus yazın 2 milyona ulaşıyormuş. Napolyon zamanından kalma bir hikayeyle birlikte sağlık turizmininde gözde olduğu bu kasabada spa otelleri ve kaplıcalarda oldukça fazla. Bisiklet yolunun geçtiği rotada dahi onlarca bar görünce, gece hayatında da epeyce hareketli olduğunu anlıyoruz bu şehrin.”Anne yüzelim.Haydi yüzelim.”sözlerini ,”Acıktım.” kelimesinden daha çok duyduğumuz, bal kaymak oğlumuzu ikna etmekte en çok zorlandığımız yer olan Sopot’ tan ayrılıp bir müddet toplama kampı olarak kullanılan liman kenti Gdynia’ya doğru yol alıyoruz.
Polonya’nın Pomerania bölgesine dair aklımızda kalan en belirgin sözcükler kumsal,güneş, kamping ve yaşanılacak yer ….